usher

1 - Massive burning of forests for agriculture thousands of years ago may have increased atmospheric carbon dioxide enough to alter global climate and usher in a warming trend that continues today.
Binlerce yıl önce tarım için ormanların büyük ölçüde yakılması, atmosferdeki karbondioksit miktarını artırarak küresel iklimi değiştirmeye ve günümüzde devam eden bir ısınma eğilimini başlatmaya neden olmuş olabilir.

2 - The usher guided the audience to their seats before the performance began.
Görevli, performans başlamadan önce seyircileri koltuklarına yönlendirdi.

3 - The technological breakthrough was significant enough to usher in a new era of quantum computing.
Teknolojik bir atılım, kuantum bilgisayarlı yeni bir çağın başlamasına yeterince önemliydi.