stringent

1 - Throughout human history there have been many stringent taboos concerning watching other people eat or eating in the presence of others.
İnsani tarihin boyunca başkalarının yemek yemelerini izlemek veya başkalarının huzurunda yemek yeme konusunda birçok katı yasağın olduğunu görmek mümkündür.

2 - More stringent emissions controls make vehicles less fuel efficient, which consumers don't like.
Daha katı emisyon kontrolleri araçları daha az yakıt verimli hale getirir ki bu da tüketicilerin hoşuna gitmez.

3 - As educational requirements become more stringent in all levels of education, students everywhere experience considerable school stress.
Eğitim gereksinimleri tüm eğitim düzeylerinde daha katı hale geldikçe, dünyanın her yerindeki öğrenciler önemli okul stresi yaşar.