setback

1 - Some politicians and economists think the IMF and others are right in predicting a severe economic setback for the U.K. following a decision to leave from EU.
Bazı siyasetçi ve ekonomistler, IMF ve diğerlerinin AB'den ayrılma kararının ardından İngiltere için ciddi bir ekonomik gerileme öngördüklerini düşünüyor.

2 - Environmental groups criticized the proposed program repeal, calling it a setback for the electronic recycling industry in the state, which has created hundreds of jobs.
Çevre grupları, önerilen programın iptalini eleştirerek, eyalette elektronik geri dönüşüm endüstrisi için bir engel olarak nitelendirdi, bu endüstrinin yüzlerce iş yaratmış olduğunu söyledi.

3 - Pakistani officials described the strike as a setback for the peace process in Afghanistan.
Pakistani yetkililer, saldırıyı Afganistan'daki barış süreci için bir engel olarak tanımladı.