seeing that

1 - Seeing that the results have been disastrous, he was clearly mistaken in assuming that he could easily pass the exams without putting in much effort.
Sonuçların felaket olduğunu görerek, kayda değer bir çaba harcamadan kolayca sınavları geçebileceğini düşündüğünde açıkça yanıldı.

2 - Seeing that light travels at a constant speed, scientists can use its travel time to measure vast distances in the universe.
Işığın sabit bir hızda seyahat ettiğini göz önüne alarak, bilim insanları evrende geniş mesafeleri ölçmek için seyahat süresini kullanabilirler.

3 - Seeing that the human brain is capable of plasticity, researchers are studying ways to improve brain function through neuroplasticity interventions.
İnsan beyninin plastisiteye (biçimlenme yeteneği) sahip olduğunu göz önüne alarak, araştırmacılar nöroplastisite müdahaleleri yoluyla beyin fonksiyonunu nasıl iyileştirebileceklerini çalışmaktadır.