| Kelime | Tür | Anlam | Eş Anlam | Zıt Anlam | Sık Kullanılan |
|---|---|---|---|---|---|
| ransom | Verb | fideye verip kurtarmak, günahını bağışlatmak | |||
| ransom | Noun | fidye, kefaret | |||
| ransom | |||||
| Örnek Cümleler (Veri tabanına kayıtlı toplam 5 örnek cümle bulundu.) | |||||
|
1 - The President has declared publicly that the government will never pay a ransom to terrorists for the hostages.
2 - The Foreign Secretary has said that Britain would not pay a ransom for the hostages held by pirates off the east African coast.
3 - He is charged with kidnapping a businessman last year and holding him for ransom.
*Cümlelerin Türkçe çevirileri bir yapay zeka uygulaması aracılığıyla elde edilmiştir! Diğer cümleleri görüntülemek için üye girişi yapınız. |
|||||
