plight

1 - In working on the plight of the poor, the authorities realized that the condition is much worse than they had expected.
Yoksulların durumu üzerinde çalışırken, yetkililer durumun beklediklerinden çok daha kötü olduğunu fark etti.

2 - Critics of popular music accuse it of promoting a culture in which young people care only about pleasure and entertainment, and care little about the more serious things in life such as their history, the virtues that sustain social life, the plight of the world's poor, and the future of the human race.
Popüler müziğin eleştirmenleri, gençlerin sadece zevk ve eğlenceyle ilgilendiği ve tarihleri, toplumsal yaşamı sürdüren erdemleri, dünyanın yoksul insanlarının durumunu ve insanlık için geleceği gibi daha ciddi konularla ilgilenmedikleri bir kültürü teşvik ettiğini suçlar.

3 - The international community has neglected the plight of the refugees from Iraq so far.
Uluslararası toplum, şimdiye kadar Irak'tan gelen mültecilerin durumunu ihmal etmiştir.