only

1 - As industrial developments have distorted production methods, types of automatic equipment and varieties of outputs, society has begun to be familiar with economic progress involving not only changes in machinery but also in man-not only expenditures on equipment but also on people.
Sanayi gelişmeleri üretim metotlarını, otomatik ekipman türlerini ve çıktı çeşitlerini bozduğundan, toplum sadece makine değişikliklerini değil aynı zamanda insan değişikliklerini içeren ekonomik ilerlemeye aşina olmaya başlamıştır- yalnızca ekipman harcamalarını değil aynı zamanda insanlara yönelik harcamaları.

2 - Many experts say that this solution to stop Venice sinking can only be short term and will only help stem the floods for the next 20 or 30 years.
Birçok uzman, Venedik'in batmasını durdurma çözümünün sadece kısa vadeli olabileceğini ve sadece gelecek 20 veya 30 yıl boyunca selleri engellemeye yardımcı olacağını söylüyor.

3 - Due to China's only recently rescinded One-Child Policy, many are only children, and are solely relied upon to support their aging parents and grandparents.
Çin'in ancak yakın zamanda kaldırılan Tek Çocuk Politikası nedeniyle, birçoğu tek çocuk ve yaşlı ailelerini desteklemek için yalnızca onlara güveniliyor.