glimpse

1 - A crowd congregated around the entrance to the theatre, hoping to catch a glimpse of the stars of the show.
Bir kalabalık, gösterinin yıldızlarını görebilmek umuduyla tiyatronun girişinde toplandı.

2 - The computer exhibition offered a brief glimpse into the technological wonders of the future.
Bilgisayar fuarı, geleceğin teknolojik harikalarına kısa bir bakış sunuyordu.

3 - The effects of the COVID-19 pandemic on our society are only starting to be understood and will be studied for decades to come, but social media can offer an early glimpse.
COVID-19 pandemisinin toplumumuz üzerindeki etkileri henüz anlaşılmaya başlanmış ve gelecek on yıllar boyunca incelenecektir, ancak sosyal medya erken bir bakış sunabilir.