Kelime | Tür | Anlam | Eş Anlam | Zıt Anlam | Sık Kullanılan |
---|---|---|---|---|---|
frighten | Verb | korkutmak, dehşete düşürmek, ödünü patlatmak, ürkütmek | |||
fright | Noun | korku | |||
frightened | Adjective | korkmuş, ürkmüş | scared, terrified | ||
frightening | Adjective | korkunç ; korkutma | scary, terrifying | ||
frighteningly | Adverb | korkutucu bir şekilde | terrifyingly, alarmingly, horrifyingly | ||
frighten, fright, frightened, frightening, frighteningly | |||||
Örnek Cümleler (Veri tabanına kayıtlı toplam 19 örnek cümle bulundu.) | |||||
1 - The government is convinced that the bombers want to frighten away foreign investors.
2 - For many entertainers, stage fright is an enemy that only willpower and experience can conquer.
3 - The musician struggled with stage fright, viewing it as his rival in his goal to perform in front of large crowds.
*Cümlelerin Türkçe çevirileri bir yapay zeka uygulaması aracılığıyla elde edilmiştir! Diğer cümleleri görüntülemek için üye girişi yapınız. |