dissect

1 - Unless we dissect the basic constituents of this statement, we cannot get at an accurate conclusion.
Bu ifadenin temel unsurlarını çözümlemedikçe, doğru bir sonuca ulaşamayız.

2 - Scientists have begun to dissect the complex relationship between humans and the many microbes in our gastrointestinal tract, and in some cases, specific bacteria -or molecules they produce- have been linked to health conditions or characteristics.
Bilim insanları, insanlar ile gastrointestinal sistemimizde bulunan birçok mikrop arasındaki karmaşık ilişkiyi incelemeye başladı ve bazı durumlarda belirli bakterilerin -veya ürettikleri moleküllerin- sağlık durumları veya karakteristiklerle ilişkilendirildiğini gösterdi.

3 - Scholars continuously dissect the various strategies to induce stable democracy, yet no prescription has proven effective universally.
Akademisyenler sürekli, istikrarlı demokrasiyi sağlamak için çeşitli stratejileri analiz etmekte, ancak henüz evrenselliği kanıtlanmış bir reçete bulunamamıştır.