cope with

1 - With the main factory unable to cope with demand , another was set up at Mundelsheim in 1910.
Ana fabrikanın talebi karşılayamaması üzerine 1910'da Mundelsheim'da başka bir fabrika kuruldu.

2 - Married couples argue with each other more about finances and other household matters as they cope with economic hardship from the global COVID-19 pandemic.
Küresel COVID-19 pandemisinden kaynaklanan ekonomik zorluklarla başa çıkarken, evli çiftler birbirleriyle daha çok mali konular ve diğer ev işleri konusunda tartışmaktadırlar.

3 - The ability to cope with feelings of anxiety and worry is a unique experience for every individual with these emotions.
Endişe ve kaygı hislerine başa çıkma becerisi, bu duyguları yaşayan her birey için benzersiz bir deneyimdir.