award

1 - The university recognized her as an exceptionally bright student, awarding her a prestigious scholarship for her groundbreaking research in biochemistry.
Üniversite, biyokimya alanındaki çığır açan araştırmaları nedeniyle onu olağanüstü parlak bir öğrenci olarak kabul etti ve kendisine prestijli bir burs verdi.

2 - Awarding scholarships based on an arbitrary selection process would undermine principles of fairness.
Bir rastgele seçim sürecine dayalı olarak burslar vermek, adalet ilkelerini zayıflatabilir.

3 - After careful consideration, the jury decided to rule in favor of the plaintiff, awarding significant damages.
Dikkatli bir değerlendirmenin ardından, jüri davacı lehine karar verme kararı aldı ve önemli tazminatlara hükmetti.