appease

1 - The government agreed to negotiate on the demands of labor unions to appease thousands of workers' increasing anger.UK Energy Secretary Chris Huhne is attempting to appease the business sector left reeling by recent changes to the Carbon Reduction Commitment (CRC) Energy Efficiency scheme by delaying its second phase.
Hükümet, binlerce işçinin giderek artan öfkesini yatıştırmak için sendikaların talepleri üzerinde müzakere etmeyi kabul etti. İngiltere Enerji Bakanı Chris Huhne, Carbon Reduction Commitment (CRC) Enerji Verimliliği programının ikinci aşamasını erteleyerek son değişikliklerden sarhoş olan iş dünyasını yatıştırmaya çalışıyor.

2 - Unafraid of war and boundlessly ambitious, Hitler was that most dangerous of leaders, a man who is neither appeased nor deterred by threats of force.
Savaştan korkmayan ve sınırsızca hırslı olan Hitler, liderler arasında en tehlikeli olanıydı, zira ne tehditlerle ne de güç kullanma tehditleriyle yatıştırılamayan ya da caydırılamayan bir adamdı.

3 - When leaders focus on appeasing political allies, they often overlook the broader, long-term needs of their constituents, leading to inadequate solutions.
Liderler, genellikle politik müttefikleri memnun etmeye odaklandıklarında, seçmenlerinin daha geniş ve uzun vadeli ihtiyaçlarını göz ardı ederler, yetersiz çözümlere yol açarlar.