Kelime | Tür | Anlam | Eş Anlam | Zıt Anlam | Sık Kullanılan |
---|---|---|---|---|---|
acute | Adjective | ciddi, hassas | |||
acutely | Adverb | zekâ ile; siddetle | extremely, severely, intensely, exceedingly | ||
acuteness | Noun | keskinlik, şiddet, zekâ, çabuk kavrama | |||
acute, acutely, acuteness | |||||
Örnek Cümleler (Veri tabanına kayıtlı toplam 96 örnek cümle bulundu.) | |||||
1 - The ever increasing severity of acute malnutrition in developing countries is a particularly acute issue that demands global attention.
2 - Industry as a whole was badly affected by the restrictions, but it was the high technology sector that suffered most acutely.
3 - People at all income levels are vulnerable to the economic impact of HIV, but the poor suffer most acutely.
*Cümlelerin Türkçe çevirileri bir yapay zeka uygulaması aracılığıyla elde edilmiştir! Diğer cümleleri görüntülemek için üye girişi yapınız. |